Yeni sezonda Türkiye'de Moda
Moda la Turca'da!

Blogspot iki saniye içinde yönlendirilecektir. Moda la Turca'ya geçemiyorsanız burayı tıklayın:
http://modalaturca.wordpress.com
ve favorilerinizi güncellemeyi unutmayın!.

Türkiye'de Moda:

Kimlik, Kültür ve Sınıfsal Temsiller

  • Neden bu blog?

    İsmiyle oldukça kapsamlı bir içerik vaadeden bu blog, aslında daha çok Türkiye'deki modaya (özellikle "haute couture", türkçesi "yüksek terzilik" olan ve Simmel'e göre önce elitlere ve bir süre sonra toplumun bütününe hitap eden olguya) dair bugüne dek yapılmış kaynakların bir derlemesini yapmak üzere düşünüldü. Sosyoloji okumaya ilk başladığım yıllardan beri, modayla pek alakam olmasa da ("fashionably sensitive but too cool to care" sloganını benimsemişimdir hep") gerçekleştirmek istediğim bir projenin altyapısı olma amacı taşıyor; Fransa'da bile henüz kolay kabul edilmeyen "moda sosyolojisi" kavramını bir nebze olsun Türkiye'ye aşılamayı hedefliyor. Ve bu arada, belki Türkiye'deki modayla ilgilenen kişiler için de kaynaklara kolay ulaşmak için bir araç olur. Günün birinde iyi bir analiz yapmam dileğiyle... Olur da ulaşmak isterseniz: damla.bayraktar@gmail.com

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ MODEL ARAŞTIRMALARI

Posted by little drop of poison On

" 19. Yüzyılda Osmanlılarda Moda Türklerde geleneksel kadın kıyafetlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batılı giyim-kuşam tarzının etkisinde kaldığı, yüzyılın son çeyreğinde, neredeyse tümüyle Avrupalılaştığı görülür. Bu yüzyılda padişahın bütün yasaklarına rağmen, gül kurusu, pembe, eflatun, fıstıkî ve al ferace mesire yerlerindeki arabalardan bahar çiçekleri gibi görünmeye devam etmiştir. Bu gül kurusu ipekli ferace de Avrupa modasının Türk zevkine göre uydurulmuş şeklidir. Sultan Mahmut devrinde, beyler, paşalar Avrupa modasını takip edip sırmalı üniformalarını nişanlarla süslerken, sivil elbiselerinin dubleli paçaları, yüksek yakalarının
altındaki Jabo usulü boyun bağları ile gündelik hayatlarını kısmen batıya uydurmaya
çalışmışlardır. Uzun saplı dantel şemsiye, Mahmudiye fesi, boyunda hotoz, ince papaziden yaşmağın altında muhteşem bir gerdanlık kullanılmıştır. Bürümcük elbiselerin kol ağızları bileklere kadar indiği için, kısa bir eldiven kullanılmıştır.
19. Yüzyılın sonlarında, kadınların başlarına giydikleri hotozun boyu kısalmıştır. İpek kumaştan yapılan, vücuda iyice oturan, yaka ve ön kenarları dantelle süslenen feraceler giyilmiştir. Feracenin içine giyilen elbisenin etekleri de dantellerle süslenmiştir.
20.Yüzyılda Türklerde Moda
Büyük Önder Atatürk, 25 Aralık 1925’te çıkan bir kanun ile ‘Kıyafet İnkılabı’nı gerçekleştirmiş; peçe, çarşaf, kalpak ve fes giyilmesini yasaklayarak batılı ülkelerin giyim biçimini benimsetmiştir. Cumhuriyet’in kurulduğu günden günümüze kadar Türk kadın giyiminde de dünya modasına paralel bir çizgide gelişme olmuştur. Mesela; 1923’te düşük bel, ayak bileğine
kadar uzayan etek boyları ve başta ipek türbanlar giyilmiştir. Manto, bu tarihlerde Türk
kadının vazgeçilmez bir üst giysisi olmuştur. 1924’te kısa japone kollar, bluzan korsajlar ve boyunları saran rengarenk, dizi dizi inci boncuklar moda olmuştur. Yine aynı yıl, Avrupa’da kocaman kloş şapkalar moda olmuş ve bu moda, Türk kadını tarafından çok benimsenmiştir. Cumhuriyet öncesinde peçenin altında kalan yüzler açığa çıkmıştır.
1925 yılında, abstre sanatının modayı etkilediği gözlenir. Bu yıllarda kadınlar tarafından geometrik desenli, geometrik kesimli elbiseler giyilmiştir. Etek boyları ve saçlar kısalmıştır.
1947’de ise Dior’un ortaya attığı yeni moda ile kadın giyiminin genel çizgileri büyük ölçüde değişmiştir. "

- GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ MODEL ARAŞTIRMALARI, MEGEP, 2006, http://cygm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/giyim/moduller/model_arastirmalari.pdf

Arayalım