Yeni sezonda Türkiye'de Moda
Moda la Turca'da!

Blogspot iki saniye içinde yönlendirilecektir. Moda la Turca'ya geçemiyorsanız burayı tıklayın:
http://modalaturca.wordpress.com
ve favorilerinizi güncellemeyi unutmayın!.

Türkiye'de Moda:

Kimlik, Kültür ve Sınıfsal Temsiller

  • Neden bu blog?

    İsmiyle oldukça kapsamlı bir içerik vaadeden bu blog, aslında daha çok Türkiye'deki modaya (özellikle "haute couture", türkçesi "yüksek terzilik" olan ve Simmel'e göre önce elitlere ve bir süre sonra toplumun bütününe hitap eden olguya) dair bugüne dek yapılmış kaynakların bir derlemesini yapmak üzere düşünüldü. Sosyoloji okumaya ilk başladığım yıllardan beri, modayla pek alakam olmasa da ("fashionably sensitive but too cool to care" sloganını benimsemişimdir hep") gerçekleştirmek istediğim bir projenin altyapısı olma amacı taşıyor; Fransa'da bile henüz kolay kabul edilmeyen "moda sosyolojisi" kavramını bir nebze olsun Türkiye'ye aşılamayı hedefliyor. Ve bu arada, belki Türkiye'deki modayla ilgilenen kişiler için de kaynaklara kolay ulaşmak için bir araç olur. Günün birinde iyi bir analiz yapmam dileğiyle... Olur da ulaşmak isterseniz: damla.bayraktar@gmail.com

"This study looks at how marketers in Turkey construct and represent tesettürlü consumers (women wearing Islamically inspired forms of covered dress) in advertising and other commercial imagery, and how these representations are shaped and transformed by the local and global dynamics of consumerism, capitalism, and politics. We believe that the emergence of tesettürlü women as a distinct consumer segment and their evolving representation in the marketing imagery are revealing of the processes of identity formation and negotiation as well as the social changes that have been occurring in Turkey since the 1980s. By attending to the discourses and practices of market actors, namely companies and designers that manufacture and sell clothing and related products to tesettürlü women in Turkey, we show how the Islamic fashion industry operates through a play on cultural difference and similarity, and fabricate the ideal of a "modern" tesettürlü woman which is attainable through consumption."

Authors: Sandikci, ÖZlem; Ger, Güliz
Source: Fashion Theory: The Journal of Dress, Body & Culture, Volume 11, Numbers 2-3, June/September 2007 , pp. 189-210(22)
Publisher: Berg Publishers

Hayat Mecmuası

Posted by little drop of poison On

"Türk kültür tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Hayat mecmuası Nisan 1956'da İstanbul'da haftalık yayınına başladı. Derginin başında Şevket Rado vardı. Yazı işlerinin başında Hikmet Feridun Es, İbrahim Çamlı, Sadun Altuna, Çetin Emeç, Mehmet Kayabal, Seyfettin Turhan oldular. Kağıdı ithal, baskısı tifdruktu. 1956 sonunda kâğıt yokluğundan yayınına bir süre ara verdi. Basında, baskı kalitesinde ve reklamda yenilikler meydana getirdi, 50 ve 60'ların yüzbinleri geçen tirajı yakaladı. Başarılı olunca yine Şevket Rado benzerlerini çıkardı: Ses Mecmuası, Hayat Tarih, Resimli Roman, Hayat Spor, Ayna. Ses mecmuasının açtığı yarışmalarda sinema ve sahne sanatçıları meşhur oldu. Hayat mecmuası Batılı dergiciliğin, renkli resimli reklamların, Holywood haberlerinin yer aldığı bir modernleşme yayıncılığıdır. Magazinin, bugünkü televoleciliğin ilk örneklerinin görüldüğü ama modern aile mecmuası kalıbındaydı. Kapakları renkli ve tam boy artist resimleriyle kaplanıyordu. Bulmaca, fal, karikatür, moda ve gezi yazıları. Diziler, fotoromanlar, pembe romanlar.Hayat, 70'lerdeki siyasal ortamda işlevini kaybetti ve 1978 Temmuz'unda grev başlayınca kapandı."

ALL

Posted by little drop of poison On

"Birleşmiş Markalar Derneği'nin katkılarıyla yayınlanan ALL, mağazalardaki müşterilere ürün çeşitliliklerini ve alternatiflerini sunarken aynı zamanda Türk markalarıyla moda ve trend yaratan bir rehber. Türkiye'nin en önemli moda fotoğrafçıları ve tasarımcılarıyla hazırlanan ALL'un Yayın Direktörü Ensar Altun, Yayın Yönetmeni Melek Aksoy, Kreatif Yönetmeni ise Mehmet Aktop. ALL Dergisi'nin Erem Kargül'ün Yazıişleri Müdürü olduğu ALL'un moda editörlüğünü Konca Aykan üstleniyor."

Trendsetter

Posted by little drop of poison On

"Trendsetter POP İstanbulludur. Tam bir metropol aşığıdır. Düzenli olarak şehri turlar. Mutlaka görülmesi gereken etkinlikleri, insanları, markaları, alışkanlıkları sizin için seçer ve listeler. Trendsetter POP dinamik alt yapısı ve içeriğiyle 15 günlük periyodlarda ajandanızı doldurmayı hedefler. Takip edilmesi kolaydır ve ücretsizdir. Şehrin derinlerine inmek, yaratıcılarla buluşmak, tasarımlara dokunmak, kısaca hedefe kolayca ulaşabileceğiniz bir tur atmak için sadece üye olmanız yeterlidir."

İstanbul Fashion Week February 03/06

Posted by little drop of poison On


İSTANBUL FASHION WEEK 03/06 Şubat 2010 tarihleri arasında İTKİB organizasyonunda Moda Tasarımcıları Derneği ve İstanbul Moda Akademisi işbirliği ile düzenlenecek ,şehirde bir hafta boyunca moda rüzgarları estirecek; moda ile ilgili tüm organizasyonları tek bir çatı altında, organize bir platformda sunacak, tüm şehrin yaşayacağı, defile, tasarımcı ve markaların yer aldığı fuarlardan oluşan dev bir moda etkinliğidir.

Brandist
Ticari firmalara yönelik butik moda fuarı ve defile organizasyonlarını kapsamaktadır.

İstanbul Fashion Lab.
Butik tasarımcı fuarı ve tasarımcı defilelerinden oluşmaktadır.

Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması
KOZA Genç Moda Tasarımcıları Yarışması, moda tasarımı alanında kariyer yapmak isteyen genç yeteneklerin endüstri ile buluşmalarında önemli bir platformdur.

http://www.istanbulfashiondays.com/press.php

Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü

Posted by little drop of poison On

"Osmanlı'nın son döneminden modern Türkiye'ye uzayan çizgide, çok ilginç 'moda akımlarına' kapıldık.Günümüzden bakıldığında tuhaf hatta komik gelen kıyafetlerle dönemin modasına ayak uydururken, 'Bobstil' tarzından, 'Beatle' kesimi saç modasına 'malakof' tuvaletlerden 'diba' saçına kadar pek çok moda rüzgarıyla sarsıldık. Tarihçi ve yazar Reşat Ekrem Koçu'nun Sümerbank için hazırladığı ve 1967 yılında yayımlanan 'Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü', Türkiye'de esen ilginç moda rüzgarlarına ışık tutuyor."
www.habervitrini.com/haber.asp?id=14763

Ottoman Influences in Western Dress

Posted by little drop of poison On

"By the fourteenth and fifteenth century we see fur-lined coats that bear a striking resemblance to the Ottoman style. From this time on coats, short and long, become part of the repertoire of fashion.

The visual effect of layering inevitable with coats is particularly interesting. Coats are a very important feature of male dress in the first half of the sixteenth century. A short wide coat is worn that creates an impressive upper body silhouette without obscuring the essential European feature beautifully hosed and decorated legs, the fitted doublet, and the ostentatiously displayed codpiece. The sleeve of the coat is short, permitting display of an elaborately decorated under-sleeve in the Turkish manner. Loose short coats of this type first appeared in the 1490s in Italy, where the cut of sleeve and collar is virtually equivalent to Turkish examples. By the 1530s the form had been adapted to European tastes, becoming much more structured and elaborated in keeping with the aesthetics of the Mannerist style then in vogue in Europe.

The sixteenth century was a period in which in both war and commerce the Ottomans were a crucial issue for the European powers. Henry VIII is known to have been taken with Turkish dress. His chronicler Edward Hall described a fete at the English court at which Henry appeared with his retinue dressed as a Turkish Sultan as part of a masquerade.[24] Toward the end of his reign in 1542, Henry VIII posed for a portrait that is a striking comparison (apart from headgear) to that of his contemporary, Süleyman the Magnificent, but because of the pose even more dramatically resembles that of a later sixteenth-century sultan, Mehmed III .

Another item of dress inevitably associated with coats is the button. In the early Medieval period European clothing was normally secured with brooches, pins, or laces (also known as points). It is part of the Middle Eastern and Central Asian tradition of coats from an early date. In the Book of Chess of Alfonso the Wise of Castile a Moor is shown wearing a long gown with buttons, but buttons were not worn by the Spaniards in the illustrations. Buttons can also be seen in a Moorish ceiling painting in the Alhambra (c. 1354). Button makers are one of the trades listed in a document from Paris dated 1292, so by this date, buttons were beginning to come in to use in France at least. On sixteenth century European coats rows of horizontal bands form distinctive closures not previously seen in European fashion. Comparable examples can be seen on kaftans from the late 15th century in the Topkapi collections. The Turkish examples use an applied flat silk braid joining the fronts with a button and loop; Henry’s more ostentatious Mannerist version seen to the left is created in bejeweled gold, but braid equivalents were also being used. This type of closure first appears in European dress in the first half of the sixteenth century, and will become a staple of European fashion, particularly associated with military or ceremonial dress. However, it does not only appear as a closure on men’s coats. A portrait of Elizabeth I c. 1575 has a bodice closed with such bands of decorative braid. When trade negotiations were concluded in 1581 between the Ottoman Empire and the English, the exchange of royal gifts included an entire ensemble of Turkish clothing sent by Sultan Murad to Elizabeth.[25] A delightful portrait by Rubens of the child Eleonora Gonzaga dating from 1600 also shows an Ottoman style short sleeved coat with rows of gold braid and buttons."

from Ottoman Costumes: From Textile to Identity.
S. Faroqhi and C. Neumann, ed.
Istanbul: Eren Publishing, 2005
http://char.txa.cornell.edu/influences.htm

Turquerie

Posted by little drop of poison On

Turquerie was the Orientalist fashion in Western Europe from the 16th to 18th centuries for imitating aspects of Turkish art and culture. Many different Western European countries were fascinated by the exotic and relatively unknown culture of Turkey, which was part of the Ottoman Empire, and at the beginning of the period the only power to pose a serious military threat to Europe. The West had a growing interest in Turkish-made products and art, including music, visual arts, architecture, and sculptures. This fashionable phenomenon became more popular through trading routes and increased diplomatic relationships between the Ottomans and the European nations, exemplified by the Franco-Ottoman alliance and Persian embassy to Louis XIV in 1715. Ambassadors and traders often returned home with tales of exotic places and souvenirs of their adventures.[3]

The movement was often reflected in the art of the period. Music, paintings, architecture, and artifacts were frequently inspired by the Turkish and Ottoman styles and methods. Paintings in particular portrayed the Ottomans with bright colours and sharp contrasts, suggesting their interesting peculiarity and exotic nature.[4]

Fabrics were often bright, rich, and embroidered, as depicted in the painting, Himan de la Grande Mosquee by Joseph-Marie Vien in 1748. In the context of turquerie, Turkish textiles were also a luxury in the elitist European homes. They often had velvet grounds with stylized floral motifs. They were often woven in Asia Minor for the European market or, more commonly, as Venetian, under Turkish influence. Italian-styled textiles were often woven by the Ottoman Turks for the Venetians because of their cheap labour and continued business relationships.[13]

http://en.wikipedia.org/wiki/Turquerie

Gervers, Veronika. The Influence of Ottoman Turkish Textiles and Costume in Eastern Europe, with Particular Reference to Hungary. Toronto: Royal Ontario Museum, 1982.

Dress of the Palace Women

Posted by little drop of poison On

"The Seraglio woman had to spend all her time in the Harem and live in the hierarchic order, and her dress was more elaborate than normal women's apparel. The fabric used for Seraglio dresses had been woven according to the designs of artists known as Hassa Nakkash, in special workshops. The fabrics, known as kadife, kemha, çatma, diba, seraser, atlas, serenk, canfes and tafta were preferred for Seraglio dresses that had all the qualities of Ottoman women's traditional dress. In 16th century, known as the Classical Period, the Ottoman Empire was in a very strong position politically and economically. They produced the most beautiful textiles as a symbol of the power of the empire. With the golden and silver threads mixed in the silken cloths, the value of these materials increased much more. In addition, cloths and ready-made dresses were coming from Venice, Genoa, France, and textile centres of Europe and also from India, China, The Far East and The Near East. It is known from Ottoman resources that Beyazıd 11 had assigned 1500 akçe and two sable furs to his women and his daughters every year."

http://www.kultur.gov.tr/EN/Genel/BelgeGoster.aspx?17A16AE30572D31371BE64510F6C8BC9BE2AE76D43B06C34

Osmanlı Saray Dokumaları

Posted by little drop of poison On

"Orhan Gazi zamanında Bursa’nın alınmasıyla Osmanlılar saray yaşantısına özenerek geleneksel giysilerinin yerine ipekliden yapılmış lüks giysi ve dokumalar kullanmaya başlamışlardı. Çünkü gelişme döneminde Osmanlılar, Bizans’tan kız alıp vererek Bizans’la içli dışlı olma yolunu tutmuşlar ve etkilenmişlerdir. Saray Dokumaları, başta Bursa şehri olmak üzere başkentlik yapmış Edirne ve İstanbul’da şehzade kentleri olan Manisa, Trabzon, Amasya’da; ayrıca Alanya, Antalya, Eskişehir, Kocaeli, Erzurum, Diyarbakır gibi İpek Yolu üzerindeki merkezlerde malzemeler hazırlanır ve dokunurdu. Bu merkezlerin pek çoğunda ipek, ipekli ve kıymetli dokumalardan vergi alan mizanlar vardı. Devletin zenginliği, Saray Dokumaları’yla gösteriş ve saltanat göstergesi amacında kullanılmıştı. Kemha, Seraser, Diba, Zerbaft, Kadife, Çatma, İstüfe, Münakkaş, Hatayi, Sevayi, Şip, Car gibi renkli motifli, kadife ve çatma türü rölyef desenler dokunmuştur. Düz dokumalar ise renkli iplikler ile Anavata, altın ipliklerle Dival, Suzeni, Bindallı, Tepebaşı, Sarma türü teknikler ve işlemelerle süslenmiştir. Lale, üç benek, karanfil, hatayi, penç, rumi, yaprak, bindallı, bulut motifi gibi geleneksel Türk motifleri belirli tarzlarda hazırlanırdı. Kullanılan motifler, diğer saray sanatı dallarında görülen motiflerdi. Motiflere göre kumaşın cinsi değişmekteydi. Özellikle Seraser, Kemha, Serenk, Çatma, Zerbaft, Hatayi gibi kumaşlar çok kullanılmıştır.
Bu giysilerin en anlamlısı kaftanlardı. Padişah giysileri ülkedeki en ünlü terzilere diktirilirdi. Bu giysiler giyenin zenginliğini ve gücünü gösterirdi. Saray dokumalarında önceleri altın ve gümüş teller kullanılmıştır. Daha sonraları üretim giderini azaltmak için kılaptan kullanılmıştır. Kumaşlar özenle dokunmuş, ülkenin en iyi ustalarına ısmarlanırdı. Osmanlı Saray Dokumalarının motif, desen, kompozisyon ve renkleri, zenginliğin ve kuvvetin göstergesi olarak yapılırdı. Saray dokumalarının süslemelerinde en pahalı malzemeler olan altın, gümüş ve ipek ısrarla kullanılmıştır. Bu yüzden ipek üretimi ve ticareti önemliydi. Naima Tarihi’ne göre, 16. yüzyılda her yıl İran’dan Osmanlı’ya 200 yük ipek veriliyordu. Altın, gümüş ve ipeğin devlet kontrolü altında işlendiğini günümüze kalmış olan Esnaf Narh Defterleri’nden öğreniyoruz. Ayrıca Şer’iye Sicilleri, Tereke Defterleri, gezgin ve tüccarların mektup ve notları, ipek ticaretine ve saray sanatına ışık tutan kaynaklardır.
Saray kumaşlarının süslemeleri teknoloji paralelinde değişkenlikler gösterir. Önceleri malzeme kalitesini ön planda tutan düz dokumalar ve düz renk boyanmış saf ipek, yün, keten ve pamuk kumaşlar yanında iki veya daha çok renkli yahut iki farklı malzemenin kullanımıyla oluşturulan çizgi temelinde sonsuz çeşitteki çizgili dokumalar dokunmuştur. Sarayda göçebe kültürünün azalması ve dokuma tekniğinin gelişimi sonucu, saray dokumalarının desenleri çeşitlenerek zenginleştiği izlenir."

Osmanlı Saray Dokumaları, Senem Uğurlu,http://www.carpetrium.com/osmanli-saray-dokumalari-makalesi-96.html

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ MODEL ARAŞTIRMALARI

Posted by little drop of poison On

" 19. Yüzyılda Osmanlılarda Moda Türklerde geleneksel kadın kıyafetlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batılı giyim-kuşam tarzının etkisinde kaldığı, yüzyılın son çeyreğinde, neredeyse tümüyle Avrupalılaştığı görülür. Bu yüzyılda padişahın bütün yasaklarına rağmen, gül kurusu, pembe, eflatun, fıstıkî ve al ferace mesire yerlerindeki arabalardan bahar çiçekleri gibi görünmeye devam etmiştir. Bu gül kurusu ipekli ferace de Avrupa modasının Türk zevkine göre uydurulmuş şeklidir. Sultan Mahmut devrinde, beyler, paşalar Avrupa modasını takip edip sırmalı üniformalarını nişanlarla süslerken, sivil elbiselerinin dubleli paçaları, yüksek yakalarının
altındaki Jabo usulü boyun bağları ile gündelik hayatlarını kısmen batıya uydurmaya
çalışmışlardır. Uzun saplı dantel şemsiye, Mahmudiye fesi, boyunda hotoz, ince papaziden yaşmağın altında muhteşem bir gerdanlık kullanılmıştır. Bürümcük elbiselerin kol ağızları bileklere kadar indiği için, kısa bir eldiven kullanılmıştır.
19. Yüzyılın sonlarında, kadınların başlarına giydikleri hotozun boyu kısalmıştır. İpek kumaştan yapılan, vücuda iyice oturan, yaka ve ön kenarları dantelle süslenen feraceler giyilmiştir. Feracenin içine giyilen elbisenin etekleri de dantellerle süslenmiştir.
20.Yüzyılda Türklerde Moda
Büyük Önder Atatürk, 25 Aralık 1925’te çıkan bir kanun ile ‘Kıyafet İnkılabı’nı gerçekleştirmiş; peçe, çarşaf, kalpak ve fes giyilmesini yasaklayarak batılı ülkelerin giyim biçimini benimsetmiştir. Cumhuriyet’in kurulduğu günden günümüze kadar Türk kadın giyiminde de dünya modasına paralel bir çizgide gelişme olmuştur. Mesela; 1923’te düşük bel, ayak bileğine
kadar uzayan etek boyları ve başta ipek türbanlar giyilmiştir. Manto, bu tarihlerde Türk
kadının vazgeçilmez bir üst giysisi olmuştur. 1924’te kısa japone kollar, bluzan korsajlar ve boyunları saran rengarenk, dizi dizi inci boncuklar moda olmuştur. Yine aynı yıl, Avrupa’da kocaman kloş şapkalar moda olmuş ve bu moda, Türk kadını tarafından çok benimsenmiştir. Cumhuriyet öncesinde peçenin altında kalan yüzler açığa çıkmıştır.
1925 yılında, abstre sanatının modayı etkilediği gözlenir. Bu yıllarda kadınlar tarafından geometrik desenli, geometrik kesimli elbiseler giyilmiştir. Etek boyları ve saçlar kısalmıştır.
1947’de ise Dior’un ortaya attığı yeni moda ile kadın giyiminin genel çizgileri büyük ölçüde değişmiştir. "

- GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ MODEL ARAŞTIRMALARI, MEGEP, 2006, http://cygm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/giyim/moduller/model_arastirmalari.pdf

"Fertleri ve toplumları, doğumdan ölüme, hatta bir ölçüde ölümden sonra da kimi zaman zaruri olarak, kimi zaman tercihen ilgilendiren bir olgu giyinme ve onun hayata yansıyan hali kılık kıyafet...
Doğnın, tarihin, coğrafyanın, kültürün, inanışların, örfün, psikolojinin, son yüzyılda modanın ve daha birçok faktörün etkilediği, yönlendirdiği, şekillendirdiği bu çetrefilli konu, elinizdeki çalışmada ayrıntılı olarak ele alınıyor."

Geleneksellik ve Modernizm Açısından Kılık Kıyafet, Nurullah Abalı, İlke Yayıncılık / Araştırma / İnceleme Dizisi, 2009

Sosyolojik açıdan moda

Posted by little drop of poison On

"Sosyolojik Açıdan Moda," İzlenim Derg., Temmuz Ağustos
1995, sayı: 23-24, s. 48-51.

"In this paper we discuss two distinct sets of advantages which have helped Turkey to become the world’s second-largest clothing exporter: the competency-related advantages of the last decade; and the trade-and-currency-related advantages of the earlier decades. In the late 1980s and 1990s, some fortunate developments in the international currency markets, together with an unofficial trade with Russia following the collapse of the Soviet Union, resulted in windfall trade gains for Turkey. During the last decade, a shift in the culture of fashion, from ready-to-wear to fast fashion pushed Turkish suppliers to upgrade into higher value-added activities such as design. While our focus is on the latter advantage, we point out that both sets of advantages have a commonality: namely, a sustainability problem."

Tokatli N, Kızılgün Ö, 2009, "From manufacturing garments for ready-to-wear to designing collections for fast fashion: evidence from Turkey" Environment and Planning A 41(1) 146 – 162

Consumer Culture, Islam and the Politics of Lifestyle

Posted by little drop of poison On

"This article traces the growth of the `fashion for veiling' which has grown in Turkey since the early 1990s, and discusses the representation of Muslim women in both the cultural and public spheres in the late 1980s. The practice of veiling has been chosen to explore how religious iconography is changing to reflect new patterns of consumption and pleasure, and the ways in which these changes are occurring. The authors focus on the shifting meanings of the practice of veiling due to the articulation of Islamic faith into consumption culture, as evidenced in advertising images and commentaries taken from Islamic women's magazines, and fashion catalogues of major Islamic clothing companies. The authors examine the problematic relationship of the fashion for veiling to two other established meanings of veiling: as a sign of adherence to the Islamic principle of covering the female body to conceal it from the male gaze, and as a sign of `political Islam'."

- Consumer Culture, Islam and the Politics of Lifestyle, Kılıçbay and Binark,
European Journal of Communication, Vol. 17, No. 4, 495-511 (2002)

Turkish fashion in transition

Posted by little drop of poison On

"This essay aims to exhibit signs of the radical changes shaking both the Turkish economy and the textiles and apparel industry. Although, striking developments are on the agenda, there are still crucial steps to be taken in the short and medium term, and thus, this essay examines the next 20 years. In doing so, the recent developments of the Turkish Economy are considered while delving into the transformation struggle of the Turkish Textile and Apparel Industry from selling under private brands to own brands. In this context, two distinguished examples of Turkish brands, namely, Mavi Jeans and Bill’s, are also covered. The number of such firms is not abundant, but not limited to these two firms. The phenomenon of 2005 has also been tackled regarding the removal of quotas and its initial impact on the sector, the sectors’ immediate response, and the future safeguards. The concluding section discusses the Turkish Consumer profile, which is increasingly becoming fashion and brand minded."

TURKEY in Transition: Expectations in the Textile and Apparel Industry, for the Next Two Decades, A. Mahmut Koçak, MSc., Woolmark Executive, January 2006

JEWISH COSTUMES IN THE OTTOMAN EMPIRE

Posted by little drop of poison On

"Jewish Costumes in the Ottoman Empire, a collection of illustrations depicting traditional Jewish attire in the Ottoman Empire in the 16th to the 19th centuries, will open February 8, 2005 at 5:00 p.m. with An opening reception and educational panel at the Mizel Museum, 400 South Kearney Street, Denver.

Based on old postcards of Ottoman Jewish clothing, artists created the exhibition of 60 lithographs, paintings and illustrations. These paintings have been brought to the United States with the assistance of the Ministry of Foreign Affairs of the Republic of Turkey and is traveling throughout the country as part of a year long program dedicated to highlighting the history, culture and traditions of two peoples who have lived together in friendship for centuries: The Jews in Turkey: Living in Harmony Throughout the Ages."

http://www.jewishboulder.com/page.aspx?id=95004

Osmanlıda Terzilik

Posted by little drop of poison On

• Terzilik seviye 2 olan oyuncuların yapabileceği bir iştir.
• Terzi kadın ve erkeğe ayrı kıyafetler yapar.
• Terzi yumak yün ve deri kullanır.
• Terzi olmadan önce belediye başkanına danışmak gerekir
Terzinin İşleri
1) pazardan deri ve yumak yün alır.
2) aldıklarını evdeki eşyalar kısmına koyar.
3) Terzi atölyesinde şunları yapabilir:
Şapka
1 Gün + 2 Deri
Gömlek
1 Gün + 8 Yün
Şalvar
1 Gün + 4 Yün
Çorap
1 Gün + 2 Yün
Ayakkabı
1 Gün + 2 Deri = 2 Çift ayakkabı
Kuşak
1 Gün + 1 Deri
Kaftan
1 Gün + 15 Yün + 4 Deri
Cüppe
1 Gün + 18Yün + 1 Deri
Kalkan
1 Gün + 3 Deri
Çizme
1 Gün + 4 Deri
Kolsuz Üstlükler
1 Gün + 4 Yün + 7 Deri
Yaka
1 Gün + 4 Yün
Etek
1 Gün + 4 Yün + 4 Deri
İpler
1 Gün + 1 Yün + 1 Deri
Eşarp
1 Gün + 2 Yün
Hotoz / Başlık (K)
1 Gün + 2 Yün + 2 Deri
Poulaines/ Çarık
1Gün + 3 Deri
Toques / Şapka (E)
1 Gün + 2 Deri
Bustier / Korse (K)
1 Gün + 7 Deri
Yün yelek
1 Gün+ 7 deri
Her biri için 1 gün çalışmalısınız.
Fiyatlar ve Kazançlar
• Derinin ortalama fiyatı 15 akçe yumak yünün ortalama fiyatı 11 akçedir.
•Gömlek için bir örnek verirsek: 8 yumak yün 11 akçeden ve 26 akçe bir günlük çalışma
işte: 8×11 + 26 = 114 akçe 1 gömlek
http://ayvalikkasabasi.wordpress.com/category/kendi-konularimiz/seviye-2-meslekleri/

Ottoman Clothing in SCA Period

Posted by little drop of poison On

"When i joined the SCA and selected a Near Eastern persona, i looked for a culture, a time, and a place to focus my research. Many "Middle Easterners" were wearing big poofy "harem" pants and "coats" that buttoned in the front, with low cut necklines and sometimes tippets hanging from short sleeves, which were called Ghawazee coats (also spelled Ghawazi, and sometimes misspelled variously as Gahwazi, gawazee, gawahzee, etc.). I was told these were "Turkish" and i saw so many women dressed in variations of these, both locally and in SCA photos on the internet, that i figured someone had already done the research and Ottoman clothing was not an area crying out for more study.

So i researched other areas - North Africa, al-Andalus, Egypt, Persia... And while doing this research, i kept finding information about actual SCA-period Ottoman women's clothing that did not support what i was seeing. It became very clear that poofy "harem pants" and short, multiply-slit "Ghawazee coats" with their wide "windows of opportunity" were not based on anything that existed in SCA period. These garments are a combination of late 20th/early 21st century conventions rather than having any basis in SCA-period Ottoman clothing. Historically there is no such thing as a Ghawazee coat at any time period. And the garment so-called is based on misinterpretations of 19th c. illustrations of female dancers from the Ghawazee ethnic group, living in Cairo, and wearing the Ottoman entari. There's nothing particularly culturally Ghawazi about it."

Ottoman Clothing in SCA Period, http://www.scribd.com/doc/2900/Overview-of-Ottoman-Clothing-in-SCA-Period

http://home.earthlink.net/~al-qurtubiyya/kultur-intro.html

http://www.sca.org.au/collegewar/ottoman.html

"Osmanlıdan beri Türk giyim kültürünün önemli bir parçası olan ferace, geçmişten bugüne kadar çeşitli değişikliklere uğramasına rağmen, bugün halen Balıkesir ve çevre köylerde varlığını sürdürmektedir. Ancak kullanımının gün geçtikçe azaldığı tespit edilmiştir."

BALIKESİR VE ÇEVRESİNDE GELENEKSEL KADIN GİYSİSİ “FERACE” HAKKINDA ETNOGRAFİK BİR ARAŞTIRMA , sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c10s18/makale/c10s18m11.pdf

"Giysinin dikiliş şekli, modeli, seçilen kumaş, yaşanan yerin o döneme ait coğrafi, sosyal, kültürel özelliklerini yansıtan bir semboldür, kimliktir. Ayrıca bunlar, dönemin sosyal yapısını gerçekçi bir biçimde yansıtan, insanların psikolojileri, ekonomik durumları, ait oldukları sosyal tabaka hakkında bilgi veren âdeta birer belge durumundadır Edebî eserlerde sosyal yapıya ait bu unsurların izini sürmek bizi kesin sonuçlara götürmese de kültür
etkileşimini ve kültür değişimini yansıtmada önemli bir veri özelliğine sahiptir. 1870’li yıllardan 1900’li yıllara kadar yazılan romanlarda terzilik mesleğinin genellikle kurguda ikinci planda yer aldığını görüyoruz."

- Yıl 1, Sayı 2/2, Temmuz 2009 “Türk Kültüründe Terzilik”, Editörler: Emine Gürsoy Naskali, Hilal Oytun Altun, www.actaturcica.com/sayi2/168_183.pdf

1920’LERDE Yeni KADIN, MODA VE TÜKETİM

Posted by little drop of poison On

"Türkiye’de de II. Meşrutiyet’ten başlayarak asrî bir kadın olmanın yolu modadan geçiyordu.
Özellikle kadın dergilerinde moda sayfaları önemli bir yer tutuyordu. Kadınlar bir yandan basında çıkan makaleler aracılığıyla tüketici, süsüne düşkün ve ailenin en pahalı üyesi
olmakla suçlanırken bir yandan da yine aynı dergilerde yeni saç modellerine, makyaj malzemelerine, gece ve gündüz kıyafetlerine ait bilgilendirici hatta baştan çıkarıcı yazılarla tüketime davet ediliyorlardı. Asrî bir kadın olmak için gerekli şartların en başında modayı takip etmek vardı ama bu takipte aşırıya kaçılmamalıydı. Bunun için ölçüt yine toplumun kendi kıstası, kadına uygun gördüğü saygın kadınlık rollerini besleyecek oranda modern olmaktı. Kadınlar, modayı, moda olanı kullanarak toplumun ona biçtiği geleneksel eviçi ve annelik rollerinden farklı kimlikler üretmeye başlarlarsa tüketici, düşüncesiz, asalak hatta hain olmakla suçlanıyorlardı. 1920’ler Türkiyesi’nin yeni kadını, orta-üst sınıf, şehirli, belli bir eğitim almış İstanbullu kadındı. Bu ara tırma 1920’ler istanbul kadının moda ve tüketimle ili kisinin nasıl algılandığını görebilmek için 1920’lerin süreli yayınlarına (mizah, kadın, dü ünce ve aile dergilerinden örneklere) ve bu algının çe itli yansımalarının izlerini sürebileceğimiz yine aynı on yıllık dönemin popüler müstehcen edebiyat ürünlerine (“serbest” kadın-erkek ili kilerini ve modern ya amın gereklerini konu alan genellikle müstear isimle yazılmı tek formalık hikayeler) bakmayı hedefliyor. Cevap aranan sorulardan bazıları: 1920’lerde kadınların moda ve tüketimle ili kisi toplum tarafından nasıl algılanıyordu? Kadınların modern olmaktan anladıkları neydi? Tüketim niçin kadınla bağda tırılan bir kavramdı ve bu dergilere nasıl yansımı tı? Moda ve tüketim toplumdaki cinsiyet rollerini yerleştirmede nasıl bir etkiye sahipti? Tüketim, cinsellik ve moda nasıl bir ilişki içindeydi"

- 1920’LERDE Yeni KADIN, MODA VE TÜKETİM, Fatma Türe, Boğaziçi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, İstanbul Türkiye, fatma.ture@boun.edu.tr, www.imwc2009.org/pdf/b474_16ede9a0b3df9f5b620dae0de37bf537.pdf

"Bu çalışma esas olarak, 20. Yüzyıl başlarında Türkiye için henüz varlığı söz konusu olmayan moda tasarımları illüstrasyonları (çizimleri) üzerine bir araştırmadır. Konu dönemin modasına yönelik çıkan moda magazin dergilerinden elde edilen verilerle hazırlanmıştır. İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesinde ulaşılan 1923 tarihli Süs Dergisi’nin bazı sayılarında
bulunan tiyatro yazarı Müsahipzâde Celâl’in moda illüstrasyonları ise dönemin moda algısını ve gelişimini sergilemesi açısından ilginç bir örnek olarak nitelendirilmiş ve ele alınmıştır. Çalışmada; Müsahipzâde Celâl’in moda illüstrasyonları örneğinde, Türkiye’de dönemin giyim kültüründe ve moda anlayışında illüstrasyonların yeri ve önemine değinilerek bunların
yorumlanması ve tanıtılması amaçlanmaktadır. Makalede kütüphane araştırması sırasında elde edilen diğer benzeri bulgular, aynı dönemde Batı basınındaki örneklerle karşılaştırılarak irdelenmektedir. Varılan sonuç; söz konusu dönemde Türkiye’de modaya belirli bir oranda merakın olduğu, bunun yanı sıra modanın henüz bir sektör olarak gelişmemesi nedeniyle illüstrasyon alanının da bir meslek olarak algılanmamış olduğudur. Ancak bu ve benzeri illüstrasyonlar, meraklılarına neyin moda olduğu hususunda ve moda tasarımları hakkında bilgi verebilmiştir."

- MÜSAHİPZADE CELAL’İN MODA İLLÜSTRASYONLARI (20. Yüzyıl Başlarında Türkiye’de Moda Çizimleri Üzerine) , Yrd. Doç. Yüksel Şahin, Süleyman Demirel Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi , art-e.sdu.edu.tr/docs/sahin_3.pdf
ART-E 2009-03

Hussein Chalayan, Fashion and Technology

Posted by little drop of poison On

"Hussein Chalayan draws heavily on technology to revolutionize the form and function of clothing, often drawing inspiration from the built environment and the body's relationship to it. Chalayan's sense of the visual is true to his grasp of the practical and cultural needs resolved by clothing. What sets his work apart is the ability to explore principles that are visual and intellectual. His work represents a congruity of ideas which indicate that fashion and architecture are coming closer together than ever before. Chalayan integrates clothing with its surroundings, by making dresses look architectural but also by rendering a comprehensive understanding of different environments and the factors that create them. This article discusses Chalayan's work to date. Quinn concludes that historically, fashion has defined the human body according to social values, but technological progress is radically changing the way it is perceived. Chalayan is among the most ambitious fashion innovators today, and avoids commercially minded values and fashion trends. His work imbues garments with architectural, environmental, and technological principles; and reveals the extent to which fashion, interiors and architecture can be truly integrated in design."


A Note: Hussein Chalayan, Fashion and Technology

Author: Quinn, Bradley

Source: Fashion Theory: The Journal of Dress, Body & Culture, Volume 6, Number 4, November 2002 , pp. 359-368(10)

Publisher: Berg Publishers

On Üç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış

Posted by little drop of poison On

Nurettin Sevin, On Üç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış, Kültür Bakanlığı Yayınları/1195, Ankara, 1990, ss.144-145.

TÜRK KADIN BAŞLIKLARI

Posted by little drop of poison On

"Orta Asya ve Anadolu tarihi boyunca Türk kadınları çok çeşitli form ve ölçülerde başlıklar kullanmışlardır. Bazen sade bazen de ihtişamlı olan bu başlıklar, sosyo- ekonomik ve kültürel düzeyde farklılıklar göstermiş ama kadınlar hangi sınıfa mensup olurlarsa olsunlar giysilerini tamamlayan bu aksesuardan vazgeçememişlerdir. Yüksek sınıfa mensup kadınlar başlıklarını sorguç, enselik, baş iğnesi ve çeşitli mücevherlerle süslerken sıradan kadınlar bunu boncuk, kuş tüyü, renkli mendil veya tülbentlerle yapmışlardır. Türkler, İslamiyet ten sonrada Orta Asya giyim kuşam tarzlarını, özellikle uzun ve örgülü saç geleneğini devam ettirmişlerdir. Uzun saç modası Selçuklularla diğer memleketlere yayılmış, Memluklar da bu modayı benimsemişlerdir.Yüzyıllar boyunca uzun ve örgülü saçları ile görülen Osmanlı kadını, daha sonra yapılan minyatürlerde kakül ve şakaklarındaki saçlarını kısa kesmiş, hafif bukleler oluşturmuş olarak resimlenmiştir.
Le Bruyn sarayda kullanılan bir başlığı şöyle tarif eder: “Özellikle hanımlar, süslenme biçimlerinde kendilerine özgü bir yücelik ve ihtişama sahiptirler. Terpuşları başlarına, çeşitli renklerden olan ve altın gümüş kakmalı çok sayıda mendille tutturulmuştur, bunların arasına herkes olanaklarına göre her cins değerli taş takmaktadır. Bunun dışında süslenmeye çeşitli çiçekler de eklenmektedir. Bu baş örtünme biçimi öyle tasarlanmıştır ki, bunu bozmadan takıp çıkarmak olasıdır. Sır bu başlıkları süslemek amacıyla buket biçiminde altın çiçekler yapılır. Her çiçek buketinin ortasına da değerli taşlar yerleştirilir. Karanfil yada benzeri türden doğal çiçekler takan kadınlara da rastlanır.”
XVII. yüzyılda kadınların ev giysileri geleneksel özelliklerini korumaya devam ederken, Osmanlı imparatorluğunun gücüne koşut olarak, özellikle varlıklı hanımların süslü, gösterişli giysileri yeğledikleri, yerli ve yabancı sanatçıların resimlerinden, ayrıca yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.VIII. yüzyılın ilk yarısında, özellikle lale devrinde varlıklı hanımlar mesire yerlerinde renkli feraceleri ve yaşmaklarıyla boy gösterirlerdi. Yaşmakların kumaşı şeffaftır ve başı genişleten hotozlar kullanıldığından yaşmaklar gevşek bağlanmaya başlanır ve sırmalarla süslenir.Allom’un yaptığı bir gravürde odalıkların kullandıkları başlıklar Corneille Le Bruyn’un kitabındaki saraylı kadın betimlemelerini andırır. Hotozunun üzerine küçük çiçekler yerleştirmiş ve incilerle süslemiştir. Esasen Türk kadınları tarihin her döneminde birbirinden farklı ihtişamlı ve değişik isimlerle anılan başlıklar kullanmış, saçlarını bu ve benzeri aksesuarlarla süslemişlerdir. Başlıkların hem estetik açıdan kadın güzelliğini tamamlayan bir giyim öğesi hem de bir asalet sembolü olduğu söylenebilir.
Osmanlı devletinde giysiler, toplumdaki yeri simgeleyen en belirgin göstergelerden biri sayılır giysisinin rengi, biçimi ve hatta kumaşının cinsi, giyen kişinin ait olduğu toplum düzeyini yansıtırdı. Ayrıca uyumlu bir mozaik oluşturan toplum içindeki diğer ırk ve dine mensup kişilerin de kendilerine özgü birbirlerinden farklı giysileri vardı.Fatih dönemine kadar Türk kadınları, eski Anadolu ve Orta Asya geleneklerini sürdürmüşlerdir. İstanbul’un alınması, yerleşik düzene geçiş, imparatorluğun sınırlarının genişlemesi ve ekonomik koşullar, kadın-erkek dünyasının ayrılmasına ve kadınların sokak giysilerine kurallar konmasına neden olmuştur."

- TÜRK KADIN BAŞLIKLARI, Nuray Yakaryılmaz, http://kadinbasliklari.blogcu.com/

"Cumhuriyet döneminin ilk sosyologlarından Muhaddere Taşçıoğlu’nun gözlemlediğine göre, o zamana kadar sadece kadınların katıldığı kabul günlerine dahi “geri” sayılmaktan çekinerek karısı ile beraber giden erkekler oluyor ve kadın kabul gününde tek bir erkek bulunması gibi garip vaziyetler ortaya çıkıyordu. … “Gene farkına varmaksızın harem-selamlık olduk,” gibi sıkça kullanılan ve günümüze değin gelen tümceler, artık Türkler’in kendilerini gözaltında tuttuklarını ve davranışlarını kontrol altına almaya çalıştıklarını ifade etmektedir."

Muhaddere Taşçıoğlu, Türk Osmanlı Cemiyetinde Kadının Sosyal Durumu ve Kadın Kıyafetleri, Akın Matbaası, Ankara 1958s. 12-13. Aktaran: Aktaş, a.g.e., s. 77.

"Crane Moda ve Gündemleri adlı kitabında, toplumsal kimliğin giyimle ifade edildiği XIX. yüzyıl Fransız, İngiliz ve Amerikan toplumlarıyla; yaşam tarzı, cinsiyet, cinsel tercih, yaş ve etnik kökenin, gardıropların kuruluşunda bireyler için daha anlamlı olduğu geç dönem XX. yüzyıl Amerika'sını kıyaslıyor; sınıfsal görüngü olarak giyimden, pazar ve kimlik görüngüsü olarak giyime evrilen süreci inceliyor. Medya, film ve popüler müzikle şekillendirilen küresel moda pazarı ile giyimin, kimliğin toplumsal kuruluşu süreçlerini nasıl belirlediğini gösteriyor; giysilerin, üreim, kullanım ve yayılım biçimlerindeki değişikliklerin sınıflı toplumlardan "parçalı" toplumlara geçişimizde adeta bir yol haritası oluşturduğunu gösteriyor. Ona göre, XIX, yüzyılda ve XX. yüzyılın ilk yarısında giyinme biçimleri sosyal sınıf ve statünün kamusal alandaki göstergeleriydi. Günümüzün tüketime dayalı çok parçalı toplumlarında ise bunlar esas olarak, medya süreçlerinin belirleyici hegemonyası altında sonsuz çeşitlilikte kimlik arayışı çabasının göstergeleri ve ifadeleri haline gelmiştir."

Yazarı: DIANA CRANE
Çeviren: ÖZGE ÇELİK
Hazırlayan:

Yayınevi: AYRINTI YAYINLARI
Yayın Yeri: İSTANBUL
ISBN NO: 975539396X
Yayın Yılı: 2003

- Giyim olgusuna Sosyo-Kültürel Bakış ve Türklerde Giyim, Doç. Dr. Mahmut Tezcan, dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/513/6345.pdf

"Türkiye'de kadın kıyafetinde "modernleşme süreci" ve medyanın buna etkisini incelemek aslında, pek çok başka faktörün de yer almasını gerektiren bir çalışmayla mümkün görünmektedir.İncelenen konuyu sadece kadın kıyafetlerindeki değişim ve medyayla sınırlamak pek çok hususun eksik kalması anlamını taşır. Konunun sosyolojik, tarihsel boyutunun yanında, sosyo-psikolojik, siyasi ve teolojik yönleri de incelenmeye muhtaçtır. Modernleşme, cinsellik, reklam, moda, feminizm, kadın hakları ve iktidar kavramları kadın kıyafeti bağlamında başlı başına incelenmeye değer konulardır.Bu çalışmanın sınırlı makale boyutu içinde, konunun medyayla bağlantılı yönü incelenmeye çalışılmış, bu arada tarihsel sürece de Türkiye bağlamında genel olarak değinilmiştir. YUkaridaki başlıkta kastedileni; kadın kıyafetinde ve kadının toplumsal hayatın her alanında daha çok yer alması yönündeki modernizm eğiliminin günümüzde geldiği nokta ve bunda medyanın etkisi olarak ifadelendirebiliriz."

- Türkiye'de Kadın Kıyafetinde Modernleşme Süreci ve Medyanın Etkisi, Moda, Reklam, Medya Üçgeni, Ufuk Özdemir, http://www.enfal.de/tes17.htm

"From the 1960s onwards the clothing industry in The Netherlands and elsewhere in the European Union, experienced a deep crisis. Numerous firms went bankrupt and workers lost their jobs. Imports from low wage countries started providing the bulk of retailers' collections. However, in the 1980s a surprising development took place. In Amsterdam a substantial number of new small clothing firms mostly run by Turkish immigrants were established focusing on short-cycle production. During the 1990s most of these disappeared again. At the same time the import pattern changed to the Mediterranean and Eastern Europe. Stephan Raes shows that the large retailers have become the most powerful players in the sector, and he places the developments against the background of transformations in the political economy of The Netherlands and Turkey."

"In this paper, I explore the manner in which, since the 1980s, some Turkish domestic firms in the clothing industry have found ways of connecting themselves to the global webs of manufacturing, distribution, and retailing of garments. I call attention to two related developments that have occurred during the process. First, a number of manufacturing firms have acquired enough autonomy to develop and exercise their own strategies, have upgraded their operations, and, as original brand-name manufacturers, have evolved into global competitors. Second, some large domestic manufacturers have experienced a cautious and gradual transformation from industrial capital to commercial and financial capital. The findings show the necessity of seeing firms as intentional agents of change with some autonomy of their own as well as the importance of maintaining a structural understanding of power relations in the networked relationships of the global economy."

Tokatli N, 2003, "Globalization and the changing clothing industry in Turkey" Environment and Planning A 35(10) 1877 – 1894

Ville Ottomane et Representation du Corps Feminin

Posted by little drop of poison On

- Ville Ottomane et Representation du Corps Feminin, Nora Seni, halshs.archives-ouvertes.fr

"Bu çalışmada, 1950-1960 yıllarında yayınlanmış 17 kadın dergisinde kadının nasıl temsil edildiği incelenmektedir. Çalışmanın temel amacı, Demokrat Parti’nin gerçekleştirmeye çalıştığı demokratikleşme sürecinde kadın dergilerindeki kadın imajını analiz etmektir. Çalışmada bu dergilerin, kurguladıkları yeni kadın imajıyla kadınlara onları geriletici bir rol modeli önerdiği ileri sürülmektedir."

- DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ (1950-1960) KADIN DERGİLERİNDE KADIN İMAJI, Dilara Koçer, 2009, http://diewelt-dertuerken.de/index.php/ZfWT/article/viewPDFInterstitial/67/kocer

During the nineteenth century, many Istanbul women adopted the fashions of Europe. The change in dress accompanied other changes in Ottoman society often attributed to increasing contact between the Ottomans and Europeans. Neither the transformation in fashion nor the westernisation of Ottoman society is completely understood. Through an examination of garments from Istanbul, and other contemporary sources, this dissertation documents the process by which women's traditional dress was replaced by European styles. The thesis also develops an approach to costume studies using art historical methods. Further, the process of westernization within an Islamic society is investigated from the perspective of fashion. After the introduction, Chapter Two discusses approaches to the study of dress. Chapters Three and Four are overviews of the political and economic history of the nineteenth century Ottoman empire. Few garments survive, making it necessary to look to other sources often essential to costume historians: contemporary photographs, diaries, newspapers and paintings. A fifth important source is a series of manuscripts illustrating Ottoman costume. These sources are described and their relative usefulness assessed in Chapter Five. The process of costume change in Istanbul is discussed in the next three chapters. In Chapter Six a paradigm for the fashion changes is set out, based on sources described previously. Information provided by the garments is presented in Chapter Seven and the data from both chapters compared to arrive at an understanding of fashion change. The availability of imported goods, transfer of fashion technology, and other issues are explored in Chapter Eight. A complete description for each garment is provided in the Appendix. Conclusions are presented in Chapter Nine. The adoption of European clothing by Istanbul women reflected changing values of Ottoman society. The rate of fashion change was directly related to the numbers of Europeans in Istanbul, and to the greater availability of European goods. Despite radical differences in appearance, social functions of dress remained essentially the same: the display of wealth, and social identification. Adoption of European costume depended on wealth, social position, and exposure to new styles. The uneven rate at which new fashions were adopted confirms what has been noted elsewhere: that nineteenth century Ottoman society was no longer as well-ordered and clearly organised as it once may have been.

NANCY MICKLEWRIGHT, "WOMEN'S DRESS IN NINETEENTH-CENTURY ISTANBUL: MIRROR OF A CHANGING SOCIETY (OTTOMAN COSTUME, WESTERNIZATION, TURKEY)" (January 1, 1986). Dissertations available from ProQuest. Paper AAI8614840.
http://repository.upenn.edu/dissertations/AAI8614840

Blucin : Yer İstanbul Konu Moda

Posted by little drop of poison On

"İçinde blucin tarihinin gizlendiği "Mavi Derili İnsanlar", pamuk ipliğine bağlı dünyayı anlatan "iptidar", renklerle insan ve kültür arasındaki köprüleri kuran "1001 Renk Masalları", bir markanın oluşum ve küreselleşmesini sergileyen "10". Mavi Jeans yayınlarının bu yeni ürünü ise İstanbul'la blucin arasındaki ilişkiyi son 35 yılın tanıklıklarına dayanarak ortaya çıkarıyor."

- Blucin : Yer İstanbul Konu Moda, İzzeddin Çalışlar, Ara Güler, Mavi Jeans, 2004

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Yaşam ve Moda

Posted by little drop of poison On

"Türkiye'de yaşanan Batılılaşma projesinin bazı boyutlarının 19. yüzyılın ortalarından itibaren gerçekleşmeye başladığı hatta Tanzimat öncesine dayandığı söylenebilir. Ama bunun radikal bir Avrupalılaşma projesi olarak uygulanması ve önceden temelleri atılan veya düşünülen birçok yenilik hareketinin isminin konup geliştirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla gerçekleşmiştir.

Osmanlı-Cumhuriyet bağları açısından baktığımızda "Toplumsal yaşam, gündelik hayat, şehir yaşamı, aile, kadın, moda, eğlence, yeni sosyal mekanlar ve oluşan düşüncelerde ne tür bir benzerlik, süreklilik ve değişim yaşanıyor? " veya "Bu sürekliliğin tarihi süreç içerisinde ölçüsü ne kadar ve ne ölçüde değişimlere uğramıştır? " soruları çalışmamızın temelini oluşturmuştur.

Yrd. Doç. Dr. İlbeyi Özer'in arşiv taramaları ışığında meydana getirdiği bu kitap, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e sosyal ve gündelik hayattaki değişim ile eğlence ve moda anlayışını İstanbul merkezli olarak ele alan geniş kapsamlı bir çalışmadır."


- Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Yaşam ve Moda , İlbeyi Özer, Truva Yayınevi, 2006

Osmanlı'da Kadın: Cariyelik, Çokeşlilik, Moda

Posted by little drop of poison On

"19. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul'un varlıklı ve seçkin bir ortamında doğan Fatma Aliye, küçük yaştan itibaren babasının memuriyeti dolayısıyla doğudan batıya ülkenin en uzak yerlerini de görme imkanı bulmuştu. Kendini çok iyi yetiştirmiş olan Fatma Aliye, gerek yetiştiği seçkin ortam nedeniyle sık sık karşılaştığı ve gerekse iyi derecede bildiği Fransızca'nın yardımıyla, okuduğu yabancı eserlerde anlatılanlardan Avrupalıların Türkler ve Türkiye hakkında ne kadar yalan yanlış bilgilerle doldurulduklarına şahit olmuştu.

Fatma Aliye, Batılıların Türklere karşı olan inanılmaz yanlış kanaatleri karşısında sorumluluk duygusu olan bir Türk aydını tavrı sergilemiş; Batılılardaki yanlış bilgi ve kanaatlerin kaynaklarının nedenlerini araştırarak düzeltmek amacıyla eserler kaleme almıştır. Bu eserler arasında en önemlisi cariyelik, çok eşlilik, kadınların aile içindeki yaşamları ve giyim kuşamları hakkında yazdığı bu kitabıdır."

- Osmanlı'da Kadın: Cariyelik, Çokeşlilik, Moda, Fatma Aliye, Ekim Yayınevi, 2009

Moda ve Zihniyet

Posted by little drop of poison On

"Varlığın modernleşmeye borçlu olan moda, otoritesini "modanın eleştirilmezliği" üzerine kurmakta oldukça mahir davrandı. Bu mahariyetle birlikte moda, güzelin tarifini değiştirdi. Bu yeni tarife göre "moda olan güzeldir", moda olan yani göze çarpan, En çok tartışılan ve göze batan zevklerve renkler bile, modanın şemsiyesi altına girdiğinde "zevkler ve renklerin taşrtışılmazlığı" payesine yükseldi. Kitle kültürü içinde milyonlarca insan aynı şekilde giyinip aynı şeyleri tüketirken modacılar "Çıplak Kral"ın terzisi oldular.

Herşey eleştirilirken moda sarsılayan otoritesini neye borçlu? Belki de bu, modanın tanımlanmamış olmasından kaynaklanıyor."

- Moda ve Zihniyet, Fatma Karabıyık Barbarasoğlu, İz yayınları, 2004

Kostüm ve Moda Tarihi

Posted by little drop of poison On

"Kostüm ve Moda Tarihi kitabında; İlkçağ, Antik Mısır, Antik Girit, Antik Yunan, Antik Roma, Bizans, Ortaçağ, Romanesk, Gotik, Rönesans, Barok, Rokoko ve 19. yüzyılın sonuna kadar geçen tarihi süreç anlatılmaktadır.

Kostüm Tarihi Bölümünde; Kültür, Modaya Genel Bakış, Modayı etkileyen; Politik, Sosyal, Ekonomik etkiler, dönemin Kadın, Erkek, Kostüm, Stil ve özellikleri, moda anlayışı yüzyıllara göre anlatılmaktadır.

Tekstil Bölümünde; yüzyıllara göre gelişen kumaş teknolojisi, dönemin ve çağların öne çıkan kumaşlar, renk ve desen özellikleri anlatılmaktadır.

Şapka ve Saç Stilleri Bölümünde; yüzyıllar boyunca kadın ve erkeklerin uyguladıkları saç stilleri, başları süsleyen başlık ve şapka biçimleri.

Aksesuar Bölümlerinde; tarih sürecinde kadın ve erkek aksesuar özellikleri örneğin; şemsiyeler, bastonlar, eldivenler, manşonlar, yelpazeler, mendiller, ayakkabı, çanta, biçim ve form özellikleri yer almaktadır.

Mücevherler Bölümünde; tarihsel dönem mücevher biçim, form, stil.

Güzellik Bakım Bölümünde; ilk çağdan günümüze kadar kadınların uyguladıkları vücut bakımları makyaj teknikleri ilk parfüm ve kozmetiklerden bahsedilmektedir.

Modanın Doğuşu İlkçağlar olarak kabul edilmiş. Nil ve Fırat nehirleri kıyısında kurulan kültürler modanın oluşumunu sağlamıştır. İlkçağdan Antik Mısır'a, ilk makyajdan, ilk sandalete, ilk peruktan, ilk dokuma örneklerine, Antik Roma'da Togalardan, Stoloya, Dört aşamalı Roma Hamam kültürüne, sosyal sınıfların göstergesi Roma Ayakkabılarına, Ortaçağ'da gelişen uluslararası ticarete, savaşlara, zengin sınıfın pahalı ve gösterişli giyim tarzından mücevherlere, kürklere, Hennin, boynuzlu şapka ve şaç stillerine, kostüm, dekorasyonda kullanılan sosyal sınıfın belirleyici donesi değerli kumaşlara, Çağının Moda ikonu kabul edilen Kraliçe Elizabeth'in kostümlerine, Rönesans Avrupası'nın gelişiminde etkili olan tekstil endüstrisi ve mücevher tasarımlarına, Medici Ailesi'nin ve Kraliyetlerin modaya etkisine, Barok Çağa, XIV.Louis Döneminde Paris'in Moda Merkezi oluşuna, 16. yüzyıl'ın ikinci yarısında İspanyol etkisinin modada oynadığı role, 17. yüzyılda orta sınıfın modaya ilgisiyle Moda Hareketlerinin hız kazanmasına, Barok ve Rokoko döneminde kullanılan sağlığa zararlı kemik ve tahta korselere, Avrupa Modasında İngiliz etkisine, tarihin en büyük Moda İkonu kabul edilen Kraliçe Marie Antionette için yapılan kreasyonların modayı etkilemesine, Fransız İhtilaliyle modadaki ihtişamlı dönemin sona ermesi, Rokoko Dönemde Moda Kültürü'nün yeniden yapılanması, ilk Moda Magazinlerinin yayınlanması, 1846 yılında dikiş makinesinin icadı, Dandizm gibi moda akımlarının ortaya çıkışı, çok katlı kafes krinolinlerin kullanımı, dönemin Moda İkonu Josephine Bonaparte stilinin modayı etkilemesi Kostüm Tarihi bölümlerinde yer almaktadır."

- Kostüm ve Moda Tarihi, Elif Jülide Dereboy, İnkılab Yayınları, 2004

http://www.pandora.com.tr/urun.aspx?id=124518

Moda Moda Dedikleri

Posted by little drop of poison On

"Milliyet Gazetesi Moda Editörü Melis Alphan´ın kitabı, moda üzerinden Türkiye´nin kültürel panoramasını çıkarıyor. Tarih boyunca insanların giydiği kıyafetler, üzerinde toplum tarafından verilmiş anlamları taşıdı. Giysiler, iktidar, statü ve itaat simgesi olabildikleri gibi direniş, protesto ve isyan bayraktarlığını da üstlendiler. Giyinme bir ihtiyaç olmaktan öte kültür oldu insan için..
Modern zamanlar karşımıza modayı çıkardığında giyinme kültürü endüstriyel bir zapturapt altına alında bir bakıma. Ama yine de insani olan her şey modada da karşılığını bulmaya devam etti. Modanın boyunduruğu altına girenler, yeri geldi duygularıyla, düşünceleriyle, öfke ve isyanlarıyla modayı kendi boyundurukları altına aldılar. Moda insan hayatına damgasını vurduğu kadar o hayata yansıtır da oldu. Moda Moda Dedikleri, bu değerlendirme çerçevesine TÜrkiye örneğinde yapılmış bir katkı. Kitabı okurken, gelenekle modernliğin, yerellikle evrenselliğin, ulusallıkla küreselliğin iç içe geçtiği bir defile izliyorsunuz sanki.. Kitap bize nasıl giyindiğimiz ve göründüğümüz hakkında ustalıklı bir değerlendirme sunarken, aslında derinden derine de nasıl bir bir hayat yaşadığmızın bilgisini veriyor."

-Moda moda dedikleri, Melis Alphan, Ayraç Yayınları, 2008

http://www.kidap.com.tr/moda-moda-dedikleri-melis-alphan-k88431.kitap

Moda bulaşıcıdır!

Posted by little drop of poison On

"Sonuna kadar özgürlüğün savunulduğu, tabuların yıkıldığı zamanlar, zamanlar... Alışılmışın ve alışılmadıkların toplamı... Taklidi, kopyalanması mümkün sırlar... Herkesin kendini istediği gibi gösterdiği bir sahne dünya! Moda doğru ve büyüdü... Modaya adını yazdıranlar ve moda adına yaşananlar...Belki de; etiketlerde "Dikkat! Moda Bulaşıcıdır! " yazmalı.
Kitapta Kimler Var?
Hayri Akduman, Lütfiye Arıbal, Suat Aysan, Übeyde Bozyeğit, Cemal Bürün, Concitta Coppola, Fevziye Çamer, Hakan Elyaban, Ahmet Eraslan, Faize& Sevim, Vural Gökçaylı, Cemil İpekçi, Nevzat Kasman, Sadık Kızılağaç, Yıldırım Mayruk& Barbaros Şansal, Mualla Özbek, Rıfat Özbek, Stefan, Bergin Usberk, Canan Yaka, Zuhal Yorgancıoğlu."

- Moda Bulaşıcıdır, Nur Onur, Epsilon Kitabevi, 2004

Şıklığın Resmi Tarihi : Olgunlaşma Enstitüleri

Posted by little drop of poison On

"Şıklığın Resmi Tarihi Yümniye Akbulut’un yaşamını kaleme aldığı sıcacık bir anı kitabı.

Yümniye Akbulut 1930’lu yılların, çocukluğunun bir panoramasını son derece yalın bir dille aktarırken, gençliğinde ülkenin içinde bulunduğu koşulları da okurla paylaşıyor. İlke edindiği görev bilinci ve en iyisini yapma aşkı, Akbulut’un meslek yaşamında olduğu kadar, özel yaşamında da belirleyici bir rol oynuyor.

Olgunlaşma Enstitülerinin kurulmasına tanıklık eden ve bu kurumlarda aktif görevler alan Yümniye Akbulut, Türk el sanatlarının korunması, geliştirilmesi, çoğaltılmasına ilişkin yaptığı çalışmalarını, yurtiçinde ve yurtdışında düzenlenen sergilerde, defilelerde yaşadıklarını, gördüklerini, dostlarını bir sohbet niteliğinde anlatıyor."

- Şıklığın Resmi Tarihi : Olgunlaşma Enstitüleri, Yümniye Akbulut, Doğan Kitap, 2010

The turkish style, Baroque fashion

Posted by little drop of poison On

"The attraction that the Turkish customs aroused in the eighteenth-century society, so much to be left an imprint on the dress scheme female, was deep if it is considered that it was the more “western” of the customs and the least open one to structural variations. Dramatically nearby and incumbent, the Ottoman empire had struck the imaginary westerner since the epoch of the crusades and the portrait of the sultan Mohammed II, the conqueror of Constantinople, that Kind Pretty had painted in 1480, it is not but the precursor of one “fashion” three centuries exploded later for the social representation of the privileged classes. The fashion for the “turcherie” had been stimulated from two sensational embassies sent by the sultan to Paris in 1721 and in 1742, that had followed the publication, in 1714, of an illustrated repertoire on the middle orient customs, that constituted a sort of reference forced for every type of “turcheria.” For the social representation of the éliteses the portrait in exotic custom constituted one of the sought after passages over that, often, a direct source for the knowledge of the original attires, that were brought in West by the travellers, as well as used by the painters for the layings, and from the theatre."

http://www.baroquelife.org/baroque-fashion/baroque-fashion.php?link=8

"Bu kitapta anlatılan hikaye bizim 75 yıllık hikayemiz. Bir çeşit hatıra defteri. Fotoğraflar Türkiye'nin aile albümünde. İnsanlar bizim insanlarımız. Cumhuriyet'ten bu yana kazanımlarımız da kayıplarımız da bu coğrafyanın malı ve bu toplumun geleceğini belirliyor. Yılların doğal akışı içinde nasıl olsa değişecek şeyler, Cumhuriyet'in değiştirdikleri, yaygınlaşıp moda olanlarla direnip değişmeyenler, hepsi içiçe. Ve hepsi bizim.... "

"Türkiye Moda Tarihi
Yıl 1938, bir zamanlar erkek serpuşu olan fes, kadın modasına girdi. Yıl 1940; Naylon çorap kadın giyiminin en önemli parçası oldu. Yıl 1950; Pilili etekler, ütü gerektirmeyen ‘‘yıka ve giy’’ gömlekleri, gardroplardaki çeşitliliği arttırdı. 70'li yıllar, giyimde başkaldırı ve pervasız görünümü sergiledi. 80'lerde köyden kente göç, modayı derinden etkiledi. 1980-2000 dönemi imaj çağı olarak tarihe damgasını vurdu.

Umut ve masumiyet çağıydı. Bir ülke, bir ulus ve bir devlet yaratılıyordu. Giyim kuşamdan yazıya, müzikten dile, hukuktan sanata, konutlardan kentlere, her alanda batılı bir toplum, batılı bir ülke olunacaktı. Hem de alelacele...

Alpullu'da, Uşak'ta, Turhal'da, Tokat ve Eskişehir'de, daha nice Anadolu kasabasında konser salonları, spor kulüpleri, hatta tenis kortları açılmaya başlamıştı. Dönemin hayali ‘‘Küçük Amerika’’ olmaktı. ‘‘Muasır Medeniyeti’’yeni dünya temsil ediyordu. Ancak giyim modasında Avrupa örnek alınıyordu. Erkek modasında daha çok İngiliz giyim tarzı etkindi. Pantolon askıları yerini kemere bırakmıştı. Bereler, şortlar, pijalamalar, yüzme ve güneşlenme mayoları adeta ‘‘modernliğin’’ simgesi olmuştu.

Türkiye'de kadın modasındaki değişim, erkek modasından da hızlı ve radikal oldu. Bukleler makaslara feda ediliyor, saçlar ‘‘a la garçon’’ kestiriliyordu. Kadınların jartiyerli çorapları, kısa saçlarının üstüne taktığı cloche (çan) şapkaları vardı. Yanık ciltler, plajlar, sağlıklı bir görüntü ve spor yapmak çok modaydı.

1930'lara gelindiğinde tüm dünyada olduğu gibi ekonomik kriz Türkiye'yi de etkiledi. ‘‘Yerli Malı Kullan’’ kampanyaları başladı. Sümerbank 1933'de korunmlaya alındı. ‘‘Yerli Mallar Pazarı’’ kurularak halk bu pazarlardan alışveriş etmeye özendirildi. Yine de bu dönemde moda oyunu tüm sosyal sınıflara yayıldı. Giyim ısmarlama-terzi türünden ziyade, ucuz bir çözüm olan hazır giyime kaydı. 1930'lar giyimde sadelik rüzgarı estirdi. Dönemin moda kadını olgun, ölçülü ve daha dişiydi. Saçlar uzamaya bırakılmıştı. Uzun boylu görünmek önemliydi ve tüm terzilik hileleri kadını da erkeği de uzun boylu göstermek üzere seferber edilmişti. Gary Cooper, Clark Gable, Cary Grant, Fred Astaire erkek giyiminde şıklık ve zerafet sembolü idi.

ETEKLER KALÇA HİZZASINDA

İkinci Dünya Savaşı yıllarında askeri üniformayı andıran giysiler moda oldu. Ev kadınları usta birer terziydi artık. Gizli yamalar, onarımlar, elde örülen kazaklar...Yokluk, yaratıcılığın yolunu açmıştı. Amerikan bezinden spor ceketler, şortlar yapılıyor, elde ne varsa değerlendiriliyordu. Şapka eskiye oranla şaşasını yitirmişti. Giyimde farklı gözükmenin ucuz ve kolay yolları aranmaya başlanmıştı. Karaborsadan ipek çorap alamayacak duruma gelen kadınlar, çıplak baldırlarına ipek çorabın dikişlerini taklid eden çizgiler çekerek o varmışçasına davranıyorlardı.

Amerikan rüyası 1950'li, 60'lı yıllarda moda rüzgarları Amerika'dan esti. Hollywood filmlerinin güçlü toplumsal etkisiyle ‘‘Amerikan Rüyasından’’ etkilenmemek mümkün değildi. 1950'li yılların kadını göğüslerini kaldıran, belini incelten, vücudunun siluetine hükmeden korselerden ayrılmaya pek niyetli gözükmüyordu. Ancak 1960'lara doğru, kendine konfor ve rahatlık getiren modalara hayır diyemedi. Etek boylarında kısalma ve bedende belirli bir rahatlamaya yol açan çuval elbiseleri kabullendi.

Dünyada başkaldırının, kadın, azınlık ve çevre hareketlerinin tohumlarının atıldığı 1960'lar, Türkiye'yi de etkisi altına aldı. Ülke 1960 darbesiyle sonuçlanmış bir sürecin ardından, 1961 Anayasası'nın getirdiği göreli özgürlük ortamını yaşıyordu. Kişisel zevklerin ön plana çıkarıldığı, ‘‘imaj devrinin’’ kapılarının açılmaya başlandığı yıllar yaşanmaktaydı. Tasarımda ‘‘ultra modern’’lik gündeme gelmişti. Işıltılı ıslak görünümlü PVC, kolay kullanımlı akrilik ve polyester kumaşlar, deri görünümlü plastik gibi malzemeler bu çağın havasını yansıtmaktaydı. Yeni ve özgür bir görünüme ulaşmanın yolu açıktı: Kavisleri düzeltmek ve etekleri kısaltmak.

1970'li yıllarda eteklerin boyu kalça hizzasına kadar çıktı. Gözler bu kısalığa alışmış, yediden yetmişe, yakışanından yakışmayanına kadar pekçok Türk kadın mini etek giymeye başlamıştı. Diz yüksekliğinde botlar, geniş kemerler, büyük omuz çantaları, bilek hizasında eldivenler, yapay mücevherler, incikler, boncuklar, hiçbir dönemde olmadığı kadar artmıştı.

SİYASAL HAREKETLİLİK

1970'ler Türkiye'de siyasal ve kültürel hareketliliğin olanca hızıyla yaşandığı bir dönem oldu. Devrimci sol görüşlü öğrenciler arasında gocuk, parka, ülkücü sağ görüşlüler arasında aşağıya doğru sarkık Orta Asya bıyıkları moda oldu. Militancı dinci kesimi ise uzun sakallar simgeliyordu. Bu dönemde toplumsal bir olgu olarak göze çarpan kırsal kente göç, modayı derinden etkiledi. Varoşlarda pantolon üzerine giyilen güllü etekler ve onların üzerine giyilen İngilizce yazılı t-shirtler, yarım tesettür ya da yarım açılma, kentle etkileşimin giyime yansımasıydı.

Anadolu eşrafına yönelik gazino ve pavyonlar, orta sınıfın ilgi gösterdiği tavernalar, gençelerin buluşma yeri publar, üst gelir grubunun gittiği özel kulüpler, diskolar, toplumdaki farklılaşmaların çoğalması ve kendine ait tiplerin doğmasına neden oluyor, ilgi-beğeni alanlarındaki ve türlerindeki artış, giyim tarzlarındaki çeşitliliği de beraberinde getiriyordu. Bu dönemin kadın giyimi, modern ve iyi kesimli, süssüz, bir anlamda klasik bir görünüme sahipti. Uzun manşetli gömlekleri, kalça seviyesinde geniş kemerleri, baldırlarını sarmalayan çizmeleri, çok iri gözlükleri vardı. Ve kadın, her dönemde olduğundan daha sık ve daha çok biçim ve çeşitte pantolonlar, pantolon takımlar giyer olmuştu.

MARKALAR DÖNEMİ

12 Eylül 1980 darbesi, toplumu yeni bir sürece soktu. Ekonomide liberalleşme politikaları, yabancı sermayenin Türk pazarına girmesi, modayı yakından etkiledi. Dünyanın ünlü giyim markaları büyük kentlerde peş peşe mağazalarını açıyor, bu markaları taşıyan kıyafetlerle dolaşmak bir statü sembolü sayılıyordu. 1980'lerde shirt, sweat-shirt, tight gibi ingilizceden dilimize yerleşmiş pekçok giyim eşyası, saç bantları, lastik ayakkabılar, eşofmanlar moda oldu.

Kadınlar ise geleneksel olarak erkek egemenliğinde olan iş dünyasına el atmışlar, etek ya da pantolonla giydikleri abartılı vatkalarla kaldırılmış omuz ceketleri, kravatları ile genel moda resmine güçlü, profesyonel iş kadını imajına ait yeni kıyafetler sokmuşlardı. Moda artık elbiselerin stillerine bağlı olmaktan çıkmış, kumaş çeşitliliği modanın demode olma sürecini hızlandırıcı bir rol üstlenmişti.

Sade ve vücudu kavrayan formlar, 90'lara damgasını vurdu. Mümkün olduğunca süsten uzak, iyi kalıp, yetenekli kumaş ve koyu renkli giyimin uzak, endişeli ve sıkıntılı görünümleri seçildi. Dönemler ve giysiler yeniden sunuluyor, giyim parçaları kullanımdan kullanıma yer değiştiriyor, feminen diye kabul görmüş bir kumaştan yapılmış erkek ceketi, lüks parlak malzemeden yapılmış bir spor ayakkabı, gece elbisesinin üstünde altı çizilerek kullanılan teknik bir detay...Artık hiçbir malzeme tek bir cinse özel değildi!

ÖNCE GİYİM

Batılı yaşam şekli genç Türkiye Cumhuriyeti'nde yeni yeni kabul görmeye başlarken, kendini önce giyim tarzıyla belli etti. Her döneme damgasını vuran toplumsal değerleri, değişen giyim tarzında gözlemlemek mümkündü. Mesela 1930'lu yıllarda yaşanan ekonomik kriz, ısmarlama-terzi giysilerin yavaş yavaş terkedilmesiyle daha ucuz bir çözüm olan hazır giyime geçişi sağladı.

SAÇLAR UZUYOR

Türkiye'de kadın modasındaki değişim ise erkek modasındakinden de hızlı ve radikal oldu. 1930'larda ekonomik kriz, giyimde sadelik rüzgarları estiriyordu. Uzun saçlı olmayı engelleyen cloche şapkaların modası geçmeye yüz tutmuş, saçlar uzamaya bırakılmıştı.

AMERİKAN RÜZGARI

50'li yıllar, Türkiye'nin çok partili hayata geçişi ve Amerika'yla kurduğu yeni ilişkilerle belirlenen bir dönemin tanıklığını yaptı. Amerika'da esen moda rüzgarları Türkiye'yi de etkisi altına aldı. Etek boyları kısaldı, Kadın vücudunun siluetini belirleyen korseler o yılların vazgeçilmezleriydi. 1970'lerde Avrupa'daki öğrenci hareketleri Türkiye'yi de etkiledi. Genel ahlak kurallarındaki özgürleşme modaya da yansıdı. ‘‘Mini etek’’kalça hizasına kadar çıktı."

-75 Yılda Değişen Yaşam Değişen İnsan Cumhuriyet Modaları, Kolektif, Tarih Vakfı Yurt Yayınları Bilanço 98 Dizisi

Arayalım